Hande EREN yazısı

MERKÜR TERAZİ

Geçenlerde zodyak astroloji dergisinin 13.sayısının 99. sf da,”Başak Tarlasında Üç Merkür Terazi ” adlı bir yazı okudum. Okuduğumdan beri, beni etkisi altına aldı. Yazıda Merkür Teraziye sahip, başarılı iki yazar işlenmişti. Her iki yazar da, kelimeleri kullanma konusunda oldukça yetenekliydi.Dikkatimi çekmesinin bir diğer nedeni de, kızımın da Merkür’ünün Terazi olmasıydı. Yaşı on iki olmasına rağmen duyduğu,okuduğu,yazdığı hiçbir kelimeyi unutmuyor ve cümlelerin de çok başarılı bir şekilde kullanarak ,kendini rahatlıkla ifade edebiliyor. Ben bu konuyu düşünürken aynı anda oğlum yazısının kötü olduğundan şikayet ediyordu. Ben de ona istersen düzeltebilirsin deyince, Merkürü Kova olan oğlum yine beni hiç şaşırtmadan, bilimsel alt yapılı bir cevap verdi.”Kas hafızasını hiç duymadın herhalde .O işler öyle kolay değil.”
Biz astrologlar çevremiz de olan her olayın, bir sistemin parçası olduğunu çok iyi biliriz. Ve sistem sana eşzamanlı olarak,eğer farkedebilirsen, cevaplar gönderir. Kas hafızası, bana gönderilen bir cevaptı. 
Kas hafızasını araştırırken, Montessori’nin bu konuya ayrı bir önem verdiğini fark ettim. Yazı (Satürn) ile ilgili olunca ,cevaba biraz  daha yaklaştığımı anladım. 

Çok erken yaşlardan itibaren yazı ve kelimeler hayatımıza girer. Yazı ve kelimeler ile kendimizi ifade etme ve yaratıcı olma yolunda ilk temelleri atarız.
İtalyan bilim insanı ve eğitimci Montessorri,daha iyi bir el yazısı için ilk önce duyulardan destek alınması gerektiğini anlatır. “Çocuğunuz yazdığı kalıpları ve şekilleri “hissettiğinde”,bu hisler, el yazısını geliştirmek için gerekli olan kas hafızasının gelişimi için olumlu bir etki olacaktır”.der. El yazımızın hızı ya da kelimeleri kavrayış hızımız,kullanmamız için gerekli olan  duyularımızın devreye girmesine bağlıdır.Böylece harfleri ve oluşturduğu kelimeleri hissedebiliyoruz.  Kalemle yazı çalışması yapmadan önce,kumda,hamurda ,pütürlü,yumuşak ya da ıslak bir yüzeyde parmaklarını kullanarak harfleri tekrarlamak,kas hafızası ve duyusal beceriler yardımıyla  çok daha hızlı bir şekilde yazıyı ve kelimeleri öğrenmemizi sağlıyor.  Yeni bir dil öğreniyorsanız ,hatta alfabesi farklıysa bu yöntemi uygulayabilirsiniz.

   Bildiğiniz gibi astrolojide bazı burçları değerlendirirken onların antiscialarını da yoruma dahil etmeliyiz. Örneğin,Oğlak ve Yay birlikte yorumlanmalı ya da Başak ve Koç .
Merkür Terazi derken Merkür balık da unutulmamalı mesela.
Yazının semboliği de olan Satürn ,Terazide yücelimdedir.Venüs Teraziyi dispoze eder.Terazi’nin Antisiası balık ise,Venüs’ün yüceldiği burç olduğu için her türlü duyusal durum ile ilgilidir.  Yani Merkür Terazi’ nin içerisinde hem Satürn (yazı) hem Venüs(duyular) mevcuttur. Merkürü Terazi olan kişi,kelimeyi hissederek yazıp,anlamlandırdığın da   ,o kelimeyi unutmaları mümkün değildir.
Günlük hayattaki konuşmalar,dinlenen  şarkıların sözleri(yabancı dil dahil),okunan kitaptaki hissedilen bir cümle ya da müzikle ilgileniyorsa,bir notanın yeri ve tınısı asla unutulmaz.
Merkür terazi ,balık antisciadan dolayı realisttir.Ne ile uğraşırsa uğraşsın ,gerçekliği hissetmek isteyen bir kas hafızasına ihtiyaç duyar.  Karşıt Başak enerjisinin etkisiyle birlikte ,konuşurken kelimeleri iki,üç kere içten de tekrarlar. Bu da kelimeyi bir daha asla unutmamaları için bir başka nedendir.Ayrıca şarkıyı,sözü,konuşmayı,dans hareketini tekrar etme arzusu, şarkıyı yazan ya da resim yapan bir sanatçının izlerini tekrar etme(başak) arzusudur. Bu son derece hızlı(merkür) duyular (terazi-balık) biçiminde,bilincin sınırsızlığında ,edebiyatın,resimin,müziğin içinde yol almadır.  Hareketlerinin  ,konuştukları kelimelerin,yansıttığı duyuların arkasına saklanan sınırsız balık bilinci ,Merkür terazilerin ortaya koyduğu her ne varsa,algı,hatıra ve arzuları ile birleştiğinde eşsiz ve kopyalanamaz bir hale gelir. Onlarla geçmişte bir şey konuşmuşsanız, size sadece şöyle demiştin derken bile,ortamın sıcaklığından,kokusundan,renklerden hatta ne giyindiğinizden bile emindir. Hepsini hissetmiş ve kaydetmiştir. Tabii Merkür Terazinin zorlukları da var.

Yazımın başında iki yazardan bahsetmiştim. İki yazarın da anlaşılamamak gibi ortak bazı şikayetleri olmuş.
Bunun nedeni bana göre, duyuları ve dilleri arasında uçurum hissetmeleri. Onlar sınırsız duyuyla çeşitlendirdikleri anılarından ,sezgilerinden,duygularından ve hissettiklerinden bahsetmek isterken ,Dünyanın bu balık bakış açısına yabancı olmasından kaynaklı yanlızlık çekmiş olmaları ve kendilerini ifade ederken kelimelerin yetersiz kalması.

İnsanların birbirleriyle anlaşabilmeyi öğrenmeleri için,tek tip bir iletişim dilinin yanı sıra ,bir çok farklı iletişim dilinin olduğu farkındalığına sahip olunmalıdır. Hepimizin farklı beklentileri,farklı yaklaşımları,farklı iletişim dili ve farklı çalışan merkürlerimiz var.Merkürümüzü sağlıklı kullanmak istiyorsak
Montesorri ‘nin   bir sözünü daha iyi anlamalıyız
“Çocukları izledim,onları yakından inceledim ve bana ,onlara nasıl öğreteceğimi öğretti.”

Sevgiler

Hande Eren

handegulgunsen@gmail.com 

Scroll to Top